Ana içeriğe atla

NASIL KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI KAZANIRIM?: 3 ADIMDA KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI KAZAN


Kitap okumak isteyip de bir türlü bunu başaramayanlar. Bu yazı işinize çok yarayacak.

Kitap okumaya nasıl başlamalıyım?


  • Eğer bir alışkanlık kazanmak istiyorsak en kolaydan başlamamız gerekiyor. Kitap okumaya başlayan insanların en çok yaptığı hata, kendine uygun olmayan kitaplar okumak. Bazılarımız macera kitabı sevebilir, bazılarımız biyografi kitapları okumaktan zevk alıyordur veya bazılarımız bilim kitaplarını seviyordur. Çevredeki insanlara bakarak tercih ettiğimiz kitap türünü değiştirmemeliyiz. O edebiyat okuyor ben de edebiyat okumalıyım gibi bir durum söz konusu değil. Kendimize en uygun olan kitap ne ise onunla başlamalıyız. 
  • Başlangıç seviyesinde çok kalın veya çok derin anlamlar taşıyan kitaplardan sakınmalıyız. Bu bizi motive etmeyecek, tam tersine, birkaç sayfadan sonra sıkılmamıza neden olacaktır. Daha sonralarda ise tüm kitaplara bu gözle bakıp hiçbirini okumak istemeyiz. Artık içimizde "Kitaplar kötüdür." şeklinde bir yargı oluşur. Bunun önüne geçmek için bize en uygun olan kitaplarla başlamak şart. 
  • Kitap okuma alışkanlığı da, diğer her şey gibi, yavaş yavaş ilerlenmesi gerek bir konu. Önce en kolay seviyeden başlar ve yavaş yavaş zorluğu arttırırız. İlk başlarda ilgi çekici, sürükleyici, ilgimizi çeken kitaplarla başlamalıyız. 
  • Altın kural: "Eğer bir kitap ilk kırk sayfada seni sarmamışsa, "Ne kadar sıkıcı bir kitap bu böyle!" demeye başlamışsak, o kitabı bir kenara bırakıyoruz." Çünkü belli ki kitap bizim zevkimize uymuyor. 
  • Bir işi alışkanlık haline getirmek istiyorsak, o işte istikrarlı olmalıyız ve düzenli olarak o işi yapmalıyız. Her gün yirmi dakika veya on beş dakika kitap okumalıyız. Her ne kadar daha çok okumak istesek bile bu süreyi aşmamamız bizim için daha yararlı olacaktır. Her an yanımızda bir kitap taşımak da bize yardımcı olacaktır. Çantamızda veya cebimizde bir kitap taşırsak her an açıp o kitabı okuyabiliriz. Sokakta, yolda, metroda, otobüste, aklımıza gelebilecek her boş vakitte kitap okuyabiliriz. 

Kitap okumanın yeri ve zamanı nedir?

  • Yine okuduğum bir kitapta "Kitap okurken ortamın sessiz olup olmaması, okuyucuyu rahatsız etmemeli, eğer bir kişi gerçekten kitap okuyorsa zaten o kitabın içerisinde kaybolup gitmiştir.", diyordu. Yani her an her ortamda kitap okuyabiliriz. Gürültü bizim için bir engel olmamalı. 
  • Peki ilk kitabı bitirdik diyelim. İkinci kitap için kendimizi nasıl motive edeceğiz. Bunu çok basit bir yöntemle sağlayabiliriz. Daha önceki yazılarımda altını çize çize belirttiğim not defteri burada da devreye giriyor. Okuduğumuz kitapların bir listesini tutmak bizi gayet iyi bir şekilde motive edecektir. Okuduğumuz kitapların sayısı arttıkça, başarma hissinin verdiği hazzın daha da arttığını göreceksiniz. Bu da sizi daha fazla kitap okumaya itecektir. 
  • Eğer böyle bir alışkanlığa başlamak istiyorsan, hiç durmadan, hemen başlamalısın. Çünkü ertelediğimiz zaman kalıyor gidiyor. Eğer çok fazla şeyi erteliyorsan sen de bir erteleme hastasısın. Bu hastalığın üstesinden nasıl geleceğinden de daha önceki yazılarımda bahsetmiştim. Bu yazıyı hala okumadıysan buradan okuyabilirsin.
Eğer fark ettiysen kitap okuyan insan ile okumayan insan arasında dağlar kadar fark var. Yeni ve daha güzel günlerde görüşmek üzere. Sayfama hala abone olmadıysan yan taraftan abone olabilirsin. Yorum yaparak da bizimle olduğunu belirtmeyi unutma. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GELİŞEN TEKNOLOJİNİN İNSANLAR ÜZERİNDEKİ 5 KRİTİK ETKİSİ

Geçirdiğimiz her dakika, teknoloji için yeni bir çağ ifade ediyor. Her an gelişmeye devam eden bu teknoloji bize neler getirdi ve bizden neleri götürdü? Her geçen gün büyümeye devam eden teknolojinin insanlar üzerindeki 5 etkisi. 1. Yalnızlaşan İnsanlar Çok klasik bir deyim haline gelmiş olsa da teknoloji, insanları yalnızlaştırıyor. Yalnızlığa bu sefer çok farklı bir pencereden bakacağız. "Ama nasıl olur? Sosyal paylaşım siteleri var. Herkes arkadaş ediniyor. Okul arkadaşlarıyla konuşuyor. Bunun neresi yalnızlık?" Teknoloji, insanları toplum olmaktan çok birey olmaya itiyor. Sosyal paylaşım sitelerine bakalım. Her insanın kişisel profili var. İyi, güzel, zaten böyle olması gerekiyor. Profilimizde paylaştığımız gönderilere bir bakalım. Neden paylaşıyoruz? İnsanların bizi beğenmesi için mi? Snap ismi verilen anlık paylaşım oldukça yaygınlaştı. İnsanlar o an ne yapıyorsa onun fotoğrafını paylaşıyor ve paylaşım 24 saat sonra, paylaşım, otomatik olarak siliniyor. Bu da güzel. Ve ...

KUŞ GÖRÜNÜMLÜ DİNOZOR

Bu dinozor diğerlerinden çok farklı. Bir çok dinozor çeşidi olmasına rağmen bunu diğerlerinden ayıran çok net bir özelliği var. Kanada'da keşfedilen bu dinozor, tıpkı bir kuş gibi görünüyor. 71 milyon yıl önce yaşadığı düşünülmekte. Tüylerle örtülmüş iki bacağı üzerinde yürüyor. Yaklaşık iki metre uzunluğunda olan bu kuş tahminen 60 kilogram ağırlığında. Hem et hem de otla beslenebiliyor. Kemikleri incelendiğinde onun farklı bir tür olduğu sonucuna varıldı. Çünkü onun kemikleri daha kısa ve daha sağlam bir kafatası var. Bu kuş-dinozor'a  Albertavenator ismi verildi. Fosillerinin ise 80 yılları civarında bulunduğu söyleniyor. Müzenin en iyi parçası varsayılmakta. 

ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİNİZİ YENİDEN KONTROL EDİN

Uyarıyorum bu yazıdan sonra arkadaşlık ilişkilerine bakış açınız değişecek. Menfaat ve çıkarların arkadaşlık ilişkilerinde nasıl rol oynadığını göreceksiniz. Hepsi bu kadarla sınırlı değil. Öncelikle varoluşumuzun onaylanması ne anlama gelir?   Her insan, varlığının onaylanmasına ihtiyaç duyar. Peki nedir bu onay veya onaylanma? Hep sosyal paylaşım platformlarının nasıl oluyor da bu kadar fazla ziyaretçi çektiğini merak etmişimdir. Kısa süre önce bu konuya bir cevap buldum.  İnsanlar varolduğunun onaylanmasını ister, çünkü bu onu yaşamaya motive eder. Dışarı çıktığınızı ve yolda kimsenin sizi görmediğini, duymadığını veya umursamadığını düşünün. Otobüse biniyorsunuz ve insanlar sizi görmüyorcasına itip kakıştırıyor. Veya gittiğiniz bir markette kasiyerin siz sanki orada değilmiş gibi davrandığını düşünün. Bu durumdaki siz olsaydınız nasıl hissederdiniz? Her insan umursanmak ister. Attığı her adımda ben buradayım der. Sırf bunun için çok saçma hareketler içerisinde bulunabilir....