Tam oturup iki dakika dinleneyim derken, içimizdeki diğer ben, size bir türlü rahat veriyor ve rahat edemiyor musunuz? O zaman sizin de gelecek kaygınız var.
Nedir bu gelecek kaygısı?
- Gelecek kaygısı, adından da anlaşılabileceği gibi, gelecekte yapmamız gereken işler için duyduğumuz kaygıdır. Bu iş, yıllar sonrası için bir hedef de olabilir, yarın yapacağınız bir buluşma da olabilir, sınav da olabilir. İşte bu gibi planlı işleri düşünürken canımızın sıkılmasına gelecek kaygısı ismi verilir.
- Diyelim ki tatildeyiz ve denizin tadını çıkarıyoruz. Tam da o anda içimizden bir ses yarın gidecek olduğunuz toplantıyı size hatırlatıyor. İçinizi bir sıkıntı basıyor. O zaman emin olabilirsiniz ki gelecek kaygısı başladı. Eğer içinizdeki bu kaygı sıkıntı düzeyinde değilse burada yazanları bir kenara bırak çünkü senin kaygın gayet normal.
- Evet mutlaka kaygı duyacağız. Kaygı olmadan başarılı olmamız mümkün değil. Ama çok fazla kaygı duyarsak da başarıya ulaşmamız zorlaşıyor. Şimdi gelelim şu kaygının üstesinden gelmeye. Bundan önceli dönemlerde kaygı duyduğunuz şeyleri hatırlamanızı istiyorum. Şimdi baktığınızda ise bu kaygıların üstesinden nasıl geldiğinizi görebiliyor musunuz? Geçmişte kaygı duyduğumuz her şeyin nasıl da hallolup gittiğine dikkatinizi çekmek istiyorum.
- Eminim ki kaygılarınız bir çoğunu unuttunuz gitti. Kaygılarını, bu yazıyı okuduktan hemen sonra yeneceğini düşünenlere kötü bir haberim var. Bu iş hemen olacak bir olay değil. Her zamanki gibi yavaş yavaş ilerleyeceğiz. Bir not defterimiz olmalı. Herkesin bir not defterine ihtiyacı var. Bundan sonraki yazılarda da not defterimizi nasıl kullanmamız gerektiğiniz anlayacağız. Bu not defterimize "kaygılarım" diye bir başlık atıyoruz yada yeni bir bölüm ayırıyoruz. Bu başlığın altına kaygılarımızı yazıyoruz. İsteğimize göre yanına tarih de atabiliriz. Ve kaygı duyduğumuz bu konuyu hallettiğimizde geri dönüp bu kaygının üzerini çiziyoruz.
- Not defteri kullanınca, aklımızda sürekli dönüp dolaşmak yerine defterin içine hapsolup kalıyor bu kaygılar. Hem kafamızda yer kaplamıyor hem kaygılarımızın nasıl da önemsiz ve üstesinden kolaylıkla gelinebilecek bir şey olduğunu fark ediyoruz hem de neye karşı mücadele verdiğimizin farkına varıyoruz. Aklımızın içinde dönüp dolaşan soyut bir kavramla mücadele etmek havayla savaşmak kadar saçma bir durumdur. Aklımızdaki tilkileri bir not defterine yazdığımızda onlara bir kimlik yükleriz ve artık neyle savaştığımızı biliriz.
- Bütün bunları yaparken unutmamamız gereken çok önemli bir konu var. O da ertelememek. Erteleme hastalığıyla ilgili yazıma buradan ulaşabilirsiniz. Çünkü ertelediğimiz zaman kalıyor. Haftaya belki de aylar sonrasına sarkıyor. O yüzden yeni bir karar aldığımızda hemen harekete geçiyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder